Ülkemizde her yıl birçok trafik kazası meydana gelmektedir, bu kaza sonucunda ölen kişinin bakımını üstlendiği ya da muhtemel olarak üstleneceği kişiler maddi veya manevi zarara uğramaktadır. Ölen kişiden destek gören kişilerin uğradığı maddi zararlar, TBK’da düzenlenen özel hüküm sayesinde tazmin edilmektedir. Bu makalemizde Destekten Yoksun Kalma Tazminatı konu başlığını ele alacağız.
Destekten yoksun kalma tazminatı, ölen kişinin verdiği desteğin ölüm sebebiyle ortadan kalkması neticesinde destek alanların zararını tazmin etmeyi amaçlamaktadır. Destek gören kişilerin bireysel ve sosyal hayatının kötüleşmemesi, ölümden önce olduğu gibi devam etmesi hedeflenmektedir. Burada amaç, zarar gören kişinin malvarlığını zenginleştirmek değildir, bu nedenle destek gören ölüm sonrasında önceki yaşam düzeyini devam ettirebilecekse bakım ihtiyacından ve tazminattan söz edilemeyecektir. Ancak tazminat verilebilmesi için destek gören kişinin yoksulluğa düşmesi gerekmez, yaşam düzeyinde azalma olması yeterlidir.
Tazminat miktarının tespiti yapılırken desteğin ölümü sonrası destek görenlerin malvarlığı ile ölüm gerçekleşmemiş olsaydı malvarlığının içinde bulunacağı varsayımsal durum arasındaki farka bakılmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatının tespiti yapılırken ölen kişinin yaşı, kusur durumu, mesleği, maddi durumu, son ücreti, verdiği destek çeşidi ve miktarı gibi unsurlar dikkate alınmaktadır.
Ölen tarafından verilen desteğin karşılıksız ve yardım amaçlı olması gerekmektedir. Herhangi bir bedel karşılığında yapılan bakım ve ödemeler destek kavramı dışında olup destek ilişkisinden söz edilemeyecektir. Desteğin maddi olması şart değildir, düzenli ve sürekli olarak yapılan hizmet edimleri de bu kapsamdadır. Örnek olarak kazancı olmayan ev hanımlarının ev işlerini karşılıksız yapması ya da çocukların anne ve babasına ev işlerinde yardımcı olması verilebilir. Özellikle bir kimsenin yiyecek, giysi, okul masrafları ve konut ihtiyacının karşılanması, hastane masraflarının üstlenilmesi destek olarak kabul edilmektedir. Düzenli ve sürekli olmayan maddi veya hizmet edimleri destek olarak kabul edilmemektedir. Yahut sürekli dahi olsa bilimsel araştırmalar için veya mesleki olarak destek olunması destek olarak kabul edilmemektedir. Zira bu tazminatta esas olan, destek verenin kişinin hayatını idame ettirmesine yardımcı olmasıdır.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Hukuki Niteliği
Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK m.53 ve 55.’de “Ölüm ve Bedensel Zarar” başlığı altında düzenlenmiştir. TBK m.55/1’e göre, destekten yoksun kalma tazminatı sorumluluk hukuku ilkelerine göre belirlenecektir. Sorumluluk hukuku ilkelerine göre doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmeyen kişiler tazminat talebinde bulunamıyorken; bahsi geçen istisnai düzenleme sayesinde yansıma zarara uğrayan üçüncü kişiler de destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilecektir. O halde destekten yoksun kalma tazminatı meydana gelen zarar yansıma, istisnai ve maddi bir zarardır.
Yansıma zarar, maddi veya manevi bir zarar olabilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatı kapsamında sadece maddi zararlar talep edilebilmektedir. Manevi zararlar bakımından ise TBK m.56’da ayrı bir hüküm bulunmaktadır. Bu kapsamda maddi ve manevi tazminatı talep edecek kişiler farklı olabilir. Maddi tazminatı ölüm sebebiyle destekten yoksun kalan; manevi zararı ise sadece ölenin yakınları talep edebilmektedir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatı açmaya hakkı olanlar, aynı dava içerisinde ölüm sebebiyle çektikleri acı ve ızdırap nedeniyle manevi tazminat da talep edebileceklerdir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, geçmişte değil gelecekte meydana gelecek malvarlığı zararlarının tazmin edilmesine yöneliktir. Tazminatın maddi nitelikte olması sebebiyle rehnedilmesi veya devredilmesi, yani üzerinde tasarruf edilmesi mümkündür. Aynı şekilde destekten yoksun kalma tazminatı miras yolu ile intikal edebilir. Bu kapsamda dava devam ederken destekten yoksun kalan kişinin ölmesi durumunda mirasçılarının davaya devam etmesi mümkün olduğu gibi, davalının ölmesi halinde davalının mirasçıları aleyhine davaya devam edilebilir. Tazminat, miras hukuku ile bağlı olmadığı için ölenin terekesinden bağımsız olup mirasçıların tazminat üzerinde herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadır.
Ayrıca destekten yoksun kalma tazminatı, bağımsız bir tazminat olma niteliğini haizdir. Yani tazminat, destekten yoksun kalanların kendi kişiliklerinden doğan ve kişilikleriyle sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu kapsamda miras, nafaka, kanuni ve akdi yükümlülüklerle sınırlandırılamaz. Bu nedenle, ölen kişinin sağlığında haksız fiil sorumlusuyla anlaşarak haklarından vazgeçmesi destek görenin tazminat talep etmesine engel değildir. Tazminatın bağımsız olmasının diğer bir sonucu ise ölenin borçlarından dolayı tazminata haciz konulamamasıdır.
Destekten yoksun kalanlar mirasçı olup mirası reddetmişlerse de bu tazminatı talep edebilirler, zira bu tazminattan önceden feragat edilemez. Ancak mirasçılar, mirasçılıktan çıkarılmış veya çıkarılması gereken kişiler ise destekten yoksun kalma tazminatını talep etme hakları bulunmamaktadır.
Ayrıca ölen kişinin borca batık olması destekten yoksun kalanların tazminat talebinde bulunmasına engel olmayacaktır. Fakat terekenin borca batık olması durumunda miras reddedilirse bu durumda tazminat talebinde bulunulamaz, zira ölen desteğin sağlığında destek şartını gerçekleştirmediği kabul edilmektedir.
Destek veren ile destek gören arasında aile hukukundan kaynaklı bir bağının olması aranmamaktadır. Aile hukukundan kaynaklı bağın olması sadece destek ilişkisinin varlığına karine teşkil etmektedir. Dolayısıyla destek gören kişi, ölenin mirasçısı değilse veya ölenle herhangi bir aile hukuku bağı bulunmasa bile destek ilişkisinin varlığını ispat etmesi yeterlidir.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Şartları
Destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilmek için genel ve özel olmak üzere birtakım şartlar bulunmaktadır. Genel şartlar, tüm kusur sorumluluklarında olduğu gibi hukuka aykırı bir fiilin meydana gelmesi, bu hukuka aykırı fiilin kusura dayanması, fiilden kaynaklı olarak bir zarar meydana gelmesi ve fiil ile zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Genel şartların tümü birlikte meydana geldiğinde destekten yoksun kalma tazminatından bahsedilebilecektir.
Tazminat talebinde bulunabilmek için diğer tazminat tiplerinden farklı olarak desteğin trafik kazası sonucu ölmesi gerekmektedir. Ölümün trafik kazasının meydana geldiği anda gerçekleşmediği gerekmediği gibi, ölüm karinesi ve gaiplik halleri de tazminata konu edilebilecektir. Destek veren, trafik kazası sonucunda yaralanmış ve bir süre tedavi gördükten sonra vefat etmişse tazminatın başlangıç anı ölüm anı olarak kabul edilecektir. Destekten yoksun kalanlar, destek verenin tedavi gördüğü sürede zarara uğramış olsalar dahi tazminatı ölüm anından itibaren talep edebileceklerdir.
Destek verenin ölümüne sebebiyet veren trafik kazasında müterafik kusur varsa tazminattan indirim yapılması gerekmektedir. Eğer somut olayda zarar görenin ağır kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru ya da mücbir sebep illiyet bağını kesiyorsa tazminat sorumluluğu hiç doğmayacaktır. Ancak zarar görenin ağır kusuru ile mücbir sebep illiyet bağını kesecek düzeyde değilse o halde indirim sebebi olarak kabul edilecektir. Üçüncü kişinin kusuru indirim sebebi olarak sayılmamaktadır.
1. Destek Veren Açısından Özel Şartlar
Destek kavramı, destek veren ile destek gören arasındaki fiili ilişkiyi ifade etmektedir. Bir kişiye bakan veya onun geçimini sağlayan kişinin ölümüyle ya da bir kişiye bakacak olan veya bakma ihtimali olan kişinin ölümüyle de destek yoksun kalanlar tazminat talebinde bulunabilir. Burada gerçek ve farazi destek kavramı karşımıza çıkmaktadır. Hali hazırda birlikte yaşadığı kişilere veya yakınlarına destek olan ve ölmeseydi yardımların devam edeceği muhtemel kişi “gerçek destek” olarak adlandırılmaktadır. Ölmemiş olsaydı gelecekte kuvvetle muhtemel destek olacak kişiler ise “farazi destek” olarak isimlendirilmektedir. Buna örnek olarak, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun bir kararında çocukların anne ve babasına destek olduklarını karine olarak kabul etmesi verilebilir. Aynı şekilde nişanlılar da farazi destek olarak kabul edilmektedir, zira nişanlılar arasında henüz bakım yükümlülüğü doğmasa bile nişanlının ölümü ile birlikte sağ kalan nişanlı gelecekteki müstakbel eşinin desteğinden mahrum kalacaktır.
Destek olarak eşler, anne-babalar, çocuklar, nişanlılar ve birlikte yaşayanlar kabul edilmektedir. Eşlerin birbirine destek olmaları için evlilik bağı aranmamaktadır ancak birlikteliğin geçici olduğu veya taraflardan birinin evli olduğu hallerde destek ilişkisinden söz edilemez. Boşanma halinde, eşlerden biri nafaka alacaklısı ise diğer eşin ölümü sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Dul kalan eşin yeni biriyle resmi olarak evlenmesi ya da işe girmesi halinde bu durum ölenin desteğini karşılıyorsa o andan itibaren bakım ihtiyacı sona ermiş olacaktır. Eşler ömür boyu birbirinin desteği kabul edilmektedir, üst sınır olarak destek verenin olası yaşam süresi dikkate alınmaktadır.
Anne baba da çocukların kanuni destekçisidir ancak burada eşlerin birbirine desteğinden farklı olarak ömür boyu bir destek söz konusu değildir. Çocukların kız-erkek olmasına, yükseköğrenim yapıp yapmamasına, köy veya şehirde yaşamasına göre destek üst sınırı farklılık arz etmektedir. Burada esas olan çocukların kendi kendilerini geçindirecek konuma gelmelerine kadar geçen süredir. Engelli çocukların kendi kendine geçimini sağlaması mümkün olmadığından destek ilişkisi, destek veren anne-babanın yaşam süresi kadardır. Destek öldüğünde henüz doğmamış olan ceninin tam ve sağ doğmak koşuluyla destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı vardır. Fakat henüz hukuki kişilik kazanmayan ceninin ölümü sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemez. Evlat edinilmiş çocuklar, üvey evlatlar ve evlilik dışı doğmuş çocuklar bakımından tazminat talep etme bakımından bir farklılık bulunmamaktadır.
Çocuklar bakımından küçük ve yetişkin olmasına göre ikili bir ayrım yapılmaktadır. Küçük çocuklar, anne babanın farazi desteği olarak; yetişkin çocuklar ise gerçek destek olarak kabul edilmektedir. Çocuğun engelli veya destek veremeyecek durumda olması halinde destekten yoksun kalma tazminatından bahsedilemez.
Kardeşlerin kural olarak birbirine bakma yükümlülüğü bulunmamakla birlikte kardeşler arasında fiili destek ilişkisi kurulmuşsa destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmektedir.
2. Destek Gören Açısından Özel Şartlar
Destek gören kişinin, desteğin ölmesi sebebiyle bireysel ve sosyal yaşamının olumsuz etkilenmesi ve bakıma ihtiyaç duyması gerekmektedir. Destek gören sıfatını haiz olmak için destek ile destek gören arasında aile hukukundan kaynaklanan bir bağ olması gerekmez. Destek gören bakımından da gerçek ve farazi olarak ayrım yapılmaktadır. Eşinin desteğinden mahrum kalan kişi, gerçek destek gören olarak adlandırılırken; küçük çocuklarının gelecekteki desteğinden mahrum kalan anne baba ise farazi destek gören olarak nitelendirilebilir. Destekten yoksun kalma tazminatının istenebilmesi için destek görenin yoksulluğa düşmesi aranmaz, ölümle birlikte yaşam düzeyinde azalma olması yeterlidir.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Hesaplanması
Destek verenin süreklilik arz eden gelirleri ve ekonomik durumu, zararın belirlenmesinde ve tazminatın hesaplanmasına dikkate alınan unsurlardandır. Destek verenin gelirlerinin belirlenmesinde sadece mevcut duruma bakılmamalı, eğer ölmemiş olsaydı destek vereceği süre içerisinde malvarlığında ve gelirlerinde oluşan muhtemel değişimin de dikkate alınması gerekir. Aynı şekilde tazminat bedeli de destek verenin gelecekte yapacağı desteğin hesaba katılmasıyla belirlenmektedir.
Destek verenin gelir tespiti yapıldıktan sonra ölmeden önce destek olduğu kişilere yapmış olduğu destek payına bakılmaktadır. Destek payı, destek veren yaşıyor olsaydı gelirinin destek görenler arasındaki orantısal değeridir. Dava açsın ya da açmasın tüm destek görenlerin hesaplamada dikkate alınması gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı, miras hukukundan bağımsız olduğu için destek payı ile miras payı aynı oranda değildir.
Desteğin tüm gelirini destekten yoksun kalanlara paylaştırması söz konusu olmadığından desteğin gelirinin bir kısmını kendine ayıracağı kabul edilmektedir. Tazminat hesabı kalan kısım üzerinden yapılmaktadır. Destek verenin gelirinin destekten yoksun kalanlar arasında paylaştırılmasında kesin bir kıstas bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay kararlarında, geride sadece destek verenin eşinin kalması durumunda sağ kalan eşin payının %50 olduğu benimsenmektedir. Geride desteğin eşi ve çocukları kalmışsa kendisine iki pay, eşine iki pay ve çocuklarına birer pay verileceği; eş, çocuklar ve anne-baba pay alacaksa bu durumda desteğin kendisine iki pay, eşine iki pay, çocuklarına birer pay, anne ve babasına birer pay verileceği kabul edilmektedir. Destek görenlerden birinin bakım ihtiyacı kalmaması durumunda onun payı diğer destek görenlere aktarılacaktır.
Sağ kalan eş, anne-baba ve çocuklar dışında kalan destek görenler bakımından ise kesin bir oran bulunmamakla birlikte somut olayda bilirkişinin tespitine göre bir karar verilecektir.
Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandıktan sonra bazı durumların mevcudiyeti halinde indirim yapılmaktadır. Bunlar: hayatta kalan eşin evlenme ihtimali, davalının kusurundan kaynaklanan indirim, SGK’nın destekten yoksun kalanlara bağladığı gelirler, sigorta şirketince destekten yoksun kalanlara bağlanan gelirler ve tazminatlar, miras menfaatleri, çocuklar bakımından yetiştirme giderleri ve yapılamayan masraflar ve hatır taşımacılığıdır. Yargıtay içtihatlarında ve doktrinde, hatır taşımacılığında, araç sürücüsünün ücretsiz olarak birilerini taşıdığı sırada trafik kazasının meydana gelmesi ve taşınanların ölmesi halinde tazminattan indirim yapılması gerektiği kabul edilmektedir.
Özetle, destekten yoksun kalma tazminatı trafik kazalarında destek verenin ölmesi sonucunda destekten yoksun kalanlara bireysel ve sosyal hayatlarının kötüleşmesini önlemek amacıyla verilmektedir. Söz konusu tazminat, genel sorumluluk ilkelerinden farklılık arz etmekte olup TBK m.55/1’de hüküm altına alınan dolaylı, istisnai ve maddi bir tazminat türüdür. Somut olayda bulunan hususlara göre tazminatın tespiti ve hesaplanması yapılacaktır.
Tazminat davalarında yanlış hesaplamalar yapılarak dava açılması yahut usulü hatalar yapılması ve zamanaşımı olması sebebiyle bir tazminat avukatı ile çalışılması önem arz etmektedir. Bu kapsamda tarafımızla iletişime geçerek görüşme talep edebilirsiniz.
Ofisimizde bizi ziyaret ederek danışmanlık alabileceğinizi unutmayın. Konum için lütfen tıklayın!