Sahte Senetle İcra Takibi Başlatılması

Sahte senetle icra takibi başlatılması ticari hayatta sıklıkla karşılaşılan durumlardan biridir. Sahte senet düzenlenerek kişilerin borca girmesine neden olunmaktadır. Kendi bilgisinin ya da onayının olmadığı, bir imza atmadığı halde bile senette borçlu olarak gösterilebilmektedir. Bu durumda haksız ve kötü niyet ile icra takibi gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir. Eğer böyle bir durumla karşılaşılmışsa mağdur edilen taraf, alacağın gösterdiği senedin sahte olduğunu tespit ettirmek zorundadır. Bu işlemleri de mahkeme gerçekleştirmektedir.

Sahte belge ile kastedilen şey, kişinin kendisi tarafından düzenlendiği öne sürülen bil belgede yer alan imza ya da yazının kabul görmemesidir. Örnek vermek gerekirse şu durumlar sahtelik iddiası kapsamındadır:

  • Senetteki imzanın sahte bir imza olması
  • Kişinin kendine ait bir imza olmaması
  • Transfer imza olması
  • Senedin üzerinde tahrifat yapıldığının anlaşılması
  • Senette silinik, kazınma izi, çıkıntılı noktaların önemli bilgiler üzerinde yer alması gibi durumlardan ötürü tahrifat yapıldığının tespit edilmesi
  • Taklit imza olması

Senedin sahteliği üzerine ceza ve hukuk davaları açılabilmektedir. Bu durumda sendin sahteliği ile alakalı açılan hukuk davalarında genel niteliklere sahip açıklamalar yer alır. Senedin sahte olma iddiası hukuk davaları tarafından incelenir ve süreç icra takibine kadar etki etmektedir.

Senedin Sahteliğinin Tespiti

Sahte senetle icra takibi başlatılması için öncelikle senedin sahteliğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca açılacak dava niteliği sayesinde de bu dava, bir menfi tespit davası olarak nitelendirilmektedir. Senedin resmi veyahut adi senet olup olmadığına bakılarak, sahte senet iddiasının düzenlenme biçimi de farklılık göstermektedir. Adi senetler, resmi bir memur ya da makam gözetiminde olmadan taraflar tarafından imzalanan senetlere verilen addır. Resmi senetlerde ise bu senetler imzalanırken noter ve benzeri resmi memur ya da makamların gözetimine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da resmi belgeleri daha güvenilir kılmakta ve güvenli bir ortamda imzalanmasını sağlamaktadır.

Adi senetlerin sahteliğinin ispatlanması için ayrı dava açılabilir veya açılan bir davada sahtelik iddiası ortaya atılabilir. Fakat derdest davalarda senette sahtecilik iddiası bir ön sorun olarak ortaya çıkmışsa bu konuda yeni ya da adi senette olduğu gibi ayrı bir dava açılması söz konusu değildir. Yargıtay bu durumu şöyle izah etmiştir:

6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu madde 208’in üçüncü fıkrasına göre dava açılan senede ilişkin sahtelik iddiası diğer davada ön sorun olarak ileri sürülmüşse bu durumda ayrı bir dava açılmasında davacı kişinin hukuki yararının yer almamasına göre usul ve hukuka uygun bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekir.

Resmi bir senedin sahte olduğu iddia edilecekse bu durumda ön sorun olarak ileri sürülememektedir. Bu durumda belgenin sahte olduğuna ilişkin ayrı bir dava açılmalıdır. Bunun nedeni ise resmi belgeler resmi makamlar eşliğinde imzalandığından bu senetlere güven duyulmaktadır.

Adi senet ve resmi senedin sahte olduğunun iddia edilmesi durumunda bunu sonuçları Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. Hukuk Mahkemeleri Kanunu madde 209’un ilk fıkrasında göre adi senetteki yazı ya da imzanın gerçek olmadığı iddia edilmişse bu durumda bir karar alınıncaya kadar o senet bir işlemde esas alınamaz. İşleme alınan işlemler durdurulmaktadır. Mahkemenin vereceği karar belirlenir. Ancak bu durum resmi bir senet için geçerliyse o zaman mahkeme kararıyla resmi senedin sahte olduğu iddia edilmişse ya da imzanın sahte olduğu iddia edilmişse mahkemeden senedin sahte olduğuna ilişkin karar gelinceye kadar senet işlem görmeye devam edebilmektedir.

Sahte Senet Üzerine Mahkeme İncelemesi

Sahte senetle icra takibi başlatılması durumu pek çok şekilde ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalındığında yapılabilecek en iyi şey bir avukat ile görüşmektir. Avukat ile yapılan görüşmeler doğrultusunda bu duruma nasıl itiraz edileceği ve senedin sahteliğinin nasıl kanıtlanacağı gibi durumlar kolaylıkla çözülebilmektedir. Avukatlar bu hukuka ilişkin gelişmeleri yakından takip ederken kanunlar konusunda normal inanlardan meslekleri gereği çok daha bilgilidirler. Dolayısıyla süreci çok daha iyi yönetirler ve ihtiyaç duyduğunuzda yol gösterici olabilirler.

Hukuk Mahkemeleri Kanunu madde 208’in ilk fıkrasında bir belgenin sahte olduğu iddia edilmişse bu belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılmaktadır. Daha sonrasında mühürlenerek saklanması adına mahkemeye tarafından önlemler alınmaktadır. Senedin sahte olduğu iddia edilirken yazı ya da imza öne sürülmüşse hakim bunun için imza ya da yazıyı inkar eden davacıya isticvap etmektedir. Böylece elde edilen bilgilerle birlikte bir sonuca varılamazsa davacı olan kişiye huzurda yazı yazdırılır ve kişi bunun altına imza atar. Bu adımlar için davacı kişi mahkemeye gelmez ise bu durumda inkar ettiği imzanın ya da yazının kendine ait olduğunu kabul etmiş sayılmaktadır. Bu durum, kişiye gönderilen davetiyede açıkça belirtilen bir durum olmaktadır. Bu nedenle kişilerin durumdan haberdar olmaması gibi bir durum söz konusu değildir.

Hakim yaptığı incelemeler doğrultusunda bir sonuca varamazsa ya da sonuca varması mümkün değilse bu durumda mahkeme tarafından imza veya yazı bilirkişiler tarafından inceleme altına alınır. Bilirkişiler tarafından incelenmeden hemen önce davacıya ait karşılaştırma yapmaya uygun olan imza ve örnekler temin edilir. Bilirkişi inceleme yaparken bu örneklerden faydalanır. Karşılaştırmalar yapılır ve bu incelemeler birden fazla bilirkişi tarafından gerçekleştirildiğinden birden fazla rapor hazırlanmışsa ya da bu raporlar arasında çelişkiler mevcutsa bu durumda mahkemenin grafoloji uzmanlarından oluşan heyet tarafından imza incelemeleri gerçekleştirilir. Bunun doğrultusunda ayrıntılı olarak Yargıtay’a ve mahkemeye rapor iletmeleri gerekmektedir.

Sahte Senet ve İcra Takibi

Sahte senetle icra takibi başlatılması söz konusuysa buna itiraz etmek mümkündür. İcra takibine neden olan senette yer alan imzaya itiraz edilmesi durumunda icra takibinin devam edip etmeyeceği kesin bir hükme bağlı değildir. Bu durumla ilgili yargı kararlarında da bir görüş birliği yer almamaktadır. Eğer ortada sahte olduğu iddia edilen bir senet varsa bu senedin ne zaman ve hangi durumda esas alınmaması düzenlenmiştir. Hukuk Mahkemeleri Kanunu madde 209’da yer alanlara göre icra takibinin durması gerektiği savunulur. Fakat Yargıtay’ın 23. Hukuk Dairesinde verdiği karara göre HMK madde 208’e zıt görüşler yer almaktadır.

İcra takibi pek çok nedenden dolayı başlayabilmektedir. Bunların en büyük nedeni ödenmemiş borçlardır. Kişinin ister kendi kişisel borçları olsun ister dolandırıcılık ya da sahte senetle ortaya çıkan borçları olsun, ödenmemiş borçları nedeniyle herkese dava açılabilmektedir. Sahte senet nedeniyle ortaya çıkan icra takibine itiraz etmek mümkündür. Bu itiraz direkt mahkemelere yapılabileceği gibi bir avukat eşliğinde de gerçekleşebilmektedir. Avukatlar yasal süreçlere hakim olduklarından ve icra takibi gibi durumlarda ne yapılması gerektiğini bildiklerinden süreci onlarla birlikte yönetmek çok daha iyi olacaktır. Ödenmemiş borçlar nedeniyle yapılan icra takibi sahte senetlerden dolayı da yoğun olarak yaşanmaktadır. Bu nedenle atılan imzalara ve verilen senetlere dikkat edilmesi gerekmektedir. Bir kişi sahte senet nedeniyle icra takibine maruz kalmışsa bu durumda yapabileceği en iyi şey bu durumu bir avukat ile değerlendirerek gerekli adımları buna göre atmak olacaktır.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir